Nuriye Çiğdem yazdı
↓
BAŞKA BİR TÜRKİYE MÜMKÜN
Çok hareketli günlerdeyiz. İçinde bulunduğumuz an itibariyle ülke içinde yaşadığımız günler, tarih sayfalarında Türk Siyasi tarihindeki çok önemli kırılma noktası olarak yerini alacak. Tek Adam rejimi mi, yoksa Atatürk’ün bizlere işaret ettiği gibi Parlamenter Sistem mi istiyoruz. Onu seçeceğiz. Ben çağdaş, aydınlık, bilim yolunda ilerleyen parlamenter sistemle yönetilen bir Türkiye’de yaşamak istiyorum.
Çoğulcu Parlamenter Sistemin hayatımıza etkilerini şöyle anlatmak isterim. Örneğin ben sağlıklı tarım ürünleri tüketelim istiyorum. Örneğin ihraç ettiğimiz tarım ürünleri yabancı ülkelerden, sağlıksız, zararlı olduğu gerekçesi ile iade edildiğinde, iç piyasada o ürünleri torunlarım tüketsin istemiyorum. Bilim dedik ya! AOÇ Tarım Bilimleri Akademisi kuruluyor. Yani bu işler artık ciddiye alınacak. Pestisit kullanımı sıkı denetimlere tabi tutulacak. Kaldırılan Biyo-güvenlik Kurulu yeniden kurulacak. Tarımsal ilaç ve gübre kullanımının takibi kontrol altına alınarak, kalıntı oranı Uluslararası normların altına alınacak. Millet İttifakının Mutabakat Metnini hazırlayan onlarca bilim adamı böyle diyor. Akılla, bilimle, istişare ile yönetim işte böyle oluyor. Öyleyse başka bir Türkiye mümkün!
İzmir BB Bşk. Tunç Soyer ve ekibinin dört yıldır hayata geçirdiği yerinde güvenli tarım ve kooperatifleşme sayesinde hem çiftçi hem belediye kazanıyor. Tüketici de sağlıklı beslenebiliyor. Hatırlamalıyız ki İzmir 2022’de 98 milyar vergi ödedi. Maalesef Devletten 2,5 milyar lira yatırım aldı. Ne acı değil mi? Ancak bilanço ortada. Çiftçi ile el ele veren belediye bu işbirliğinden 26 milyon kazandı. İklim değişikliğinin dünyamıza verdiği harabiyeti, ancak doğa ile uyumlu politikalar geliştirdiğimizde önleyebilir, insanımızın refah düzeyini yükseltebiliriz. İşte bilim dedik ya! Öyleyse başka bir Türkiye mümkün!
Daha sonraki yazılarda deprem bölgesi insanlarımız ile ilgili konulara değineceğiz elbette. Burada kısaca göç etmiş deprem bölgesi insanının 14 Mayıs seçimlerinde kendi kentinde oy kullanması yönünde ortada olan bir gerçek var. Devlet Hava Yolları İşletmesinin özellikle Hatay seferleri ile ilgili bir uygulaması var ki, insana “YOK ARTIK!” dedirtecek düzeyde. 17 Mayıs tarihine kadar Hatay’a yolcu seferleri iptal edildi. Hava yoluyla Hatay’dan istediğiniz yere gidebilirsiniz ancak hiçbir yerden Hatay’a gidemezsiniz. Bunun izahı şöyle olabilir. Göç etmiş Hataylı oy kullanmasın. Sanki Demokrasilerde çare tükenirmiş gibi… Tek adam yönetiminin siyaseti de böyle oluyor işte.
Kısır ve çokça demogaji ile yapılan siyasetten sıkıldık. Yorulduk. Osmanlı’nın son dönemlerinde bilimden uzaklaştığımız için Sanayi Devrimini kaçırdık. Geride kaldık. Avrupa’daki topraklarımızı bu nedenle kaybettik. İnsanımızın yıllarca çektiği acılar, zulüm, kaçış ve göçler yaşandı. Artık bilimle, irfanla ve hakkaniyetle yönetilmenin değerini anlamış olmamız gerekir. Öyleyse hep birlikte başarabiliriz. Başka bir Türkiye mümkün!
