Bunun adı nedir?

SELÇUK’U SEVMEK, TARİHE SAYGI DUYMAK;

BU MU?

Kitabesi olmadığı için yapılış tarihi kesin olarak bilinememekle birlikte 1861-1925 yılları arasında yaşayan araştırmacı Bursalı Mehmet Tahir’in naklettiğine göre 15. yüzyıldan günümüze ayakta duran tarihi türbe görenleri şaşkına çeviriyor.

İnşasında ağırlıklı olarak moloz taş ve yer yer tuğla kullanılmış olan kare planlı yapıyla ilgili 2010 yılında bir çalışma yapılmış. Çalışmayı yürüten dönemin Ayasuluk projesi sorumlusu mimar Erdem Soner Bellibaş’ın verdiği bilgiye göre yapı içerisinde Beylikler Dönemine ait iki adet mezar taşı bulunuyor. Mezar taşları Aydınoğulları Beyliği döneminde yaşamış, Ahmed Paşa’ya ait.

12 YILLIK İHMAL

Mimar Bellibaş’ın Temmuz 2011’de basına yansıyan konuyla ilgili açıklamasında;  “Selçuk Devlet Hastanesi bahçesindeki türbenin restorasyonunda yürütülen kazılarda mezar taşlarının Aydınoğulları Beyliği döneminde yaşamış ve Ayasuluk’un şehirleşmesinde büyük katkısı bulunduğu bilinen Ahmed Paşa’ya ait olduğu kesin olarak tespit edildiğini, mezarın bulunduğu türbe, iç duvarlarında yer alan yelkenli, el ve Mühr-ü Süleyman motiflerini tasvir eden grafitiler ile büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Türbenin elden geçirilmesi için rölöve ve restorasyon projelerinin büyük ölçüde tamamlandığını ifade ettiği açıklamasında Bellibaş, çalışmalara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alınacak onayın ardından başlanacak.” şeklinde tamamlıyor.
 

TARİHİ YAPININ ÜZERİ AĞAÇ ve OTLARLA KAPLI

Selçuk Devlet Hastanesinin hemen bitişiğinde Selçuk - Kuşadası yol kavşağındaki bu tarihi yapının üzerinde otların ve ağaçların kök salması görenleri hayrete düşürüyor.

Yaşadığı kentin muhteşem eserlerine dokunarak büyüyen ve bu nedenle eğitim hayatını bu yönde ilerleten Selçuklu arkeolog Yusuf Yavaş benzeri konulara hassasiyet gösteren bir isim. Efesinsesi.com ‘un kendisine yönelttiği sorulara cevap veren Yavaş, ilçenin tarihsel geçmişine duyulan saygının bu olmaması gerektiğini vurgulayarak konuyla ilgili şunları söyledi;  “ Selçuk’ta İsabey Mahallesinde tarihi eserlerin içinde büyüdüm. Dokunduğum bu muhteşem eserlerin etkisiyle arkeoloji eğitimi almaya karar verdim. Meslekte tam kırk yıl oldu. Bu yıllar içinde gördüğüm tahribat, problem ve eksiklikleri ilgililerine defalarca yazıyla ve sözle aktardım. Çünkü arkeolog en küçük bir tarihi esere karşı sorumludur.”

“ ACİL OLARAK KURUMSAL KÜLTÜR POLİTİKASINA İHTİYACIMIZ VAR”

Kente yönelik yaptığı tespit ve eleştirilerinin çok azının dikkate alındığını dile getiren arkeolog Yavaş;
“ Genellikle hakarete varan tepkilerle karşılaştım. Dışlandım. En verimli yaşımda erkenden emekli olmak durumunda kaldım. Selçuk’ta özellikle vakıf eserlerinde ihmal ve liyakatsiz restorasyon nedeniyle büyük kayıplar yaşanmaktadır. Oysa mevsimlik ot ve çalı temizliği ile bile pek çok anıt eserimizin ömrü uzatılabilir “ dedi.

Selçuk’un UNESCO süreci kapsamındaki sorumluluklarının acilen yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Yavaş; “Atatürk mahallesindeki ve Artemis tapınağı çevresindeki türbelerin tanınmaz hale geldiler. Yerelde Selçuk’un acil olarak kurumsal bir kültür politikasına ihtiyacı vardır. Ranta dayalı turizm amacıyla, kaliteden ödün veren sabun köpüğü yatırımlar israftan öteye gitmez. Ayrıca bizzat gururla çalıştığım Efes’in UNESCO Dünya Mirası listesine alınması sürecinin gereği eksiksiz ve kesintisiz yerine getirilmelidir. Turizmin kültürü yutmasına asla izin veremeyiz.” Şeklinde konuştu.

Kentin yöneticilerine de yaşanan bu ilgisizliklerden dolayı serzenişte bulunan Yavaş, “O koltuklardan kimler geldi kimler geçti. Önemli olan kentin belleğinde güzel bir yer edinebilmektir. Bu anıt eserler çocuklarımızın bize emaneti olarak dimdik yerinde durmalı” dedi.