Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
12 Mart 2024 - Salı

Hoca Kalitesi diye bir şey var...

SKM açılışları geçtiğimiz günlerde her üç aday için de sonlandı. Kimisi konusuna hakimdi ve şehrin ihtiyaçları doğrultusunda projelerini anlatma imkânı buldu.

Yazar - İbrahim Becer
Okuma Süresi: 7 dk.
İbrahim Becer

İbrahim Becer

2497i.becer@gmail.com -
Takip EtGoogle News

Hoca Kalitesi diye bir şey var...

SKM açılışları geçtiğimiz günlerde her üç aday için de sonlandı. Kimisi konusuna hakimdi ve şehrin ihtiyaçları doğrultusunda projelerini anlatma imkânı buldu. Kimisi hesap sormaya geleceğini söyleyerek hatipliğini konuşturdu. Kimisi de ‘cumhuriyet, demokrasi gibi artık tartışmanın bile abesle iştigalden öteye gitmediği kavramlar arasında, biraz da asabi olmak kaydıyla topu dolandırdı durdu. Bunu da anlayışla karşılayabiliyorum; çünkü kafası karışık olan sadece adaylar değil biraz da bizim seçmen milletinin mizacı. Dua edin Osmanlıcayla aram çok iyi çünkü ‘mizaç’ burada kullanılabilecek en hafif kelime. İkili oynayanları geçtim adayların etrafı Truva atlarıyla çevrili. Ne olur ne olmaz deyip mevcut iktidardan bir şeyler koparmanın gayretinde olanlar artık aşikâr yapıyorlar bu işi. Bir grup da var ki onlar da iktidarın gözü önünde durup kendince ikinci en güçlüyü elde tutmanın gayretinde. Yine de benim favorim üçüncü kompartıman. Bunlar üçlü olsun güçlü olsun deyip herkese mavi boncuk dağıtanlar. Ha bir de kanaat önderleri modunda olanlar var. Bunlar da arkalarında bir güç olduğuna inanıp gündem olmaya çalışan tayfası.

Bu kafa karışıklığına rağmen sorulması gereken soru şu: Seçimlere çok az bir süre kalmasına rağmen Zeynel Bey haricindeki adayların hala meydanlara inmemesi size de enteresan gelmiyor mu? 'Meydanlara inmek' derken görünür olmaktan bahsetmiyorum. Bunun bir yerel seçim olduğunun farkında olup da adayların gelecek beş yıl içindeki bu şehre ait projelerini kast ediyorum. Hadi, proje biraz iddialı gelebilir ama en azından bu şehir için elle tutulur bir hayalleri var mı?

Çünkü geride kalan seçim döneminde bizleri Ankara'da temsil edecek olan kişileri seçtik ve biz o defteri kapattık. Mevlâna’nın dediği gibi yani: 'Dün, dünle geçti cancağızım şimdi yeni şeyler söylemek lazım.' Aslında Selçuk'un sorunları 'yeni' kategorisinde ne kadar değerlendirilir o da ayrı bir soru. İzmir'in altyapı çalışmaları sırasında yapılan kazılarda gördük ki meğer Osmanlı döneminden beridir el sürülmemiş bazı bölgeler varmış. Korkum odur ki acilen el atacak güçlü bir irade olmadığı takdirde, bizlerin de tarihe, 'tüm doğal ve tarihi zenginliğine rağmen' yokluk içinde bir ömür sürmüş halklardan bir halk olarak geçmemiz.

Zeynel Hoca’nın SKM açılışındaki özgüvenini görmenizi isterdim. Sahnede bir siyasetçi, polemik ustası değil, gücünü beş yılda yaptıklarından alan bir teknokrat vardı. Hoca’yı Hoca yapan da zaten bu samimiyeti. Siyasetin bu kadar göbeğinde olup da bu kadar uzak kalabilmek zor zanaat. Bugün hayatımızı kolaylaştıran doğalgaz onun eseriydi ama sıra gelmedi. Keza bir şehrin medeniyet ölçüsünün ana kriteri olan ulaşım ve İzban'ın gelişi. Ya da şehre kazandırılan yüksekokula da sıra gelmedi. Kısacası Hoca, eskiden değil yeniden bahis açtı toplanan kalabalığa. Kendisi o gün yeni şeylerden bahsetti ve haklı olarak dedi ki: 'yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.'

En ufak bir sağlık sorununda bile komşu il ve ilçelerine el avuç açan bir şehirde yaşadığımız gerçeği dağ gibi karşımızda duruyor. İhtiyaca cevap verecek bir hastanemiz olmamasına rağmen Selçuk'ta yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu söylemek ne büyük ironi değil mi?

Ya da şu yollar... Yakın zamanda düşük bütçeli bir motor almış taze sürücü olarak söylüyorum ki, Selçuk'ta bir araç sürmektense yürümek gerçekten nimetmiş. Motor mu beni sürüyor yoksa ben mi motoru yolda tutmaya çalışıyorum bazen karıştırıyorum. Çok değil, bir ay sonra standardımız olan sivrisinek tehdidi kapıda. Dolup taşan çöp konteynerleri sayesinde artık onlar da bataklık alanlara gitmekten üşenir olup yaz kış bizimle ikamet eder oldular.

Zeynel Bey, o günkü konuşmasında bunlardan bahsederek sadece çözümleri anlatmadı. Daha da önemlisi sorunun farkında olduğunu bize hissettirdi. Selçuk'ta geçen zaman zarfında standartlar maalesef o kadar düşmüş ki artık 'farkındalık' oluşturmak bile dikkate değer hale gelmiş. Neyse ki bize sorunları söylemekten ziyade çözümleri de gösteren, yetmedi o iradeyi hissettiren bir teknokratı dinledik o gece.

İşin doğası gereği karşıdan bir katkı, olmadı bir cevap beklersiniz değil mi? Selçuk ve sorunları hakkında bir katkı değil ama bilindik cevaplar geldi. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu demokrasi gibi, kadının toplumdaki yeri gibi ilkokul beşinci sınıftaki bir çocuğun yazacağı kompozisyon tadında bir metnin seslendirilmiş hali.

Bir şey daha söyleyeyim de tam olsun. Biz bu işe başlarken Hoca’nın bizden istediği tek bir şey vardı: ‘Asla bel altı vurmayacağız ve çizgimizi bozmayacağız’. Bugüne kadar da yazılarımızda, topluma verdiğimiz mesajlarımızda bu kurala riayet ettik. İki kişinin arasındaki konuşmayı kalabalık önünde koz olarak dillendirmek kadar büyük bir bel altı vurmayı bugüne kadar ne duydum ne gördüm. Hocam o kadar naif ve işine, yani bu şehre odaklanmış ki egodan uzak bir özür beyan etmiş ve demiş ki: ‘Size biraz yüklendim, bir kusur ettimse affola.’ Eğer bu bir zafiyetse ben bunu göğsümde şeref madalyası olarak taşırım. Bir şeylerin telaşıyla bütün tuşlara basmayı anlarım da iki kişinin arasında kalması gereken bir sohbeti meydanlarda sermaye olarak kullanmayı bana kimse anlatamaz. Daha da kötüsünü söyleyeyim: CHP’nin SKM açılışında herkesin aklında kalan bu çıkıştı. Eğer, geçen beş seneye rağmen elinizde kalan tek sermaye laf taşımaksa, çanlar sizin için çalıyor demektir ve bütün tuşlara basmak da artık sizin hakkınızdır.

Açıkça ifade edelim ve yazıyı noktalayalım: Her iki adayın da iki lafın başında bahis açtığı, toplumun genelini kapsayan Hürriyet, özgürlük, demokrasi, cumhuriyet gibi kavramlar elbette ki önemli kavramlar. Bu kavramlar, bugünün konusu olmamasına rağmen önemi kavramlar ama artık bir şeyin de farkına varın: iş bu kavramların hakkını vermekse, Hoca’nın bu kavramlara olan samimiyeti de göz önüne alındığında, mübarek ayda zekatını verse hepinize yeter.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.