‘SEN YAŞAMALISIN’
25 KASIM İÇİN SELÇUK’TA BİR ARAYA GELEN KADINLAR SESLENDİ: “CAM TAVANLARI KIRACAĞIZ”
İlçemizde eline mikrofon alan, “kadim bir kadın kenti” diye söze başlar “Artemis’in bereketli toprakları” diye de devam eder. Bu bereketli topraklarda utanç fışkırdı bugün. öyle bereketli ki hepimiz utanca boğulduk. Beş çocuk isteyen hükümete her yıl bir çocuk doğuran gencecik bir kadın ve yanarak dumandan boğularak ölen beş çocuğumuzun utancı hepimizi boğdu. Hepimiz bundan sorumluyuz sistem sorunlu.
Mirabel kardeşlerin vahşice katledildiği 25 Kasım günü tüm dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak anılıyor. Ülkemizde hızla artan şiddet olayları; sokakta şiddet, okullarda şiddet, ev içi şiddet için şiddetin her türlüsüne “dur” demek için buradayız.
‘SEN YAŞAMALISIN’ adını verdiğimiz eylemimiz için şıkıdık eylem diyerek küçümseyen Amazon gibi gelip sisteme uyan ve yalnız bırakan kadınlarımıza da diyoruz ki korkmayın ! biz sizin için de buradayız. Fiziksel sözlü psikolojik her türlü şiddetin karşısındayız. Canım Artemis’im ne Ana Erki ne Ata Erki hiçbir erki kabul etmiyoruz. Sırf cinsiyetinden ötürü bir cinsi diğer cinsten üstün ya da aşağı görmek, her bireyin var oluşsal hakkı olan; bireysel eşsizliği, özgürlüğünün onaylanmaması, o bireyin yaşamına üretimine yaşama sevincine saldırıdır. Bir insanı en çok utandıran şey kendisi olamamasıdır der Eric From.
Eylem yeri olarak neden Atatürk meydanını seçtik? Binlerce yıldır tarihi yazan erkekler kadını yok saydılar, görünmez kıldılar. Büyük devrimci geniş vizyonu ve çağdaş ülküsü ile Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilanından sonra yaptığı bir dizi reform ile çağdaş ülkeler seviyesine ulaşmak kalkınmak için devrim yasalarını hayata geçirmiştir. 1926 yılında Türk Medeni Kanununun kabulu ile ailede kadın erkek eşitliği, resmi nikah, tek eşlilik ve miras hakkı, meslek edinme gibi hakları kadına verilmiştir. 1934 yılında pek çok dünya ve Avrupa ülkesinden önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Böyle bir liderin manevi mirasçıları olan bizler, gösterdiği bilime dayalı çağdaşlaşma yolunda anayasamızda güvence altına alınmış olan LAİKLİK ilkesinin ödün verilmeyecek bir ön koşul olduğunu biliyoruz. Çağdaşlaşma bireyin değer kazanması demektir, çağdaş toplumda insan ‘ başkası için taşıdığı değer kadar’ değil ‘ kendisi olarak değer taşır’.Bu insanın metalaşmasına karşı insanın insanlaşmasıdır. Türk Medeni Kanununun kabulü ve Anayasal güvence altına alınan Laiklik şeriata vurulmuş en önemli darbedir.100 yıl önce Ata’mızın çağdaş vizyonu çağının çok ötesinde iken, 100 yıl sonra bugün, dünya iğne deliğinde roket geçiriyor, yapay zeka neredeyse robotları aramızda dolaştıracak iken bizler, yaşamak istiyoruz diye haykırıyor, kadın çocuk cinayetlerini konuşuyoruz. 6 yaşında bir kız çocuğunun okula gönderilmek yerine evlendirilen tarikat şeyhinin kızının haberleri ile sarsılıyoruz. Utanç çok bereketli her yerden fışkırıyor.
Dün kadın komisyonunun başına getirilen bir erkeğin haberi ile bir kez daha yerimiz hatırlatılmak istendi, kadınların sorunları erkeklere emanet edildi. Ama gerçekten çat diye çatlamak üzereyim neresinden tutup da düzeleyim ortağı olmuşum düzeneğin kendimi boğasım var.
Geçtiğimiz ekim ayında sadece 1 ayda 48 kız kardeşimiz katledildi, ülkemizde KADES uygulamasını 7,5 milyon kadın telefonuna indirmiş, biber gazı satışları rekor kırmış, kızlarımız yakın dövüş sanatlarına yönelmiş. Bu korkuyu öfkeyi hissedebiliyor musun Hulki Cevizoğlu ? Sokakta iş yerinde tacize uğradın, mobinge maruz kaldın mı? Kırmızı rujun var mı ya mini eteğin? Bunlar üzerinden aşağılandın mı? Sinkaflı küfürlere maruz kalıp iğrenç bakışları üzerinde hissedip iğrendin mi? Çaresiz kalıp ağladın mı bunun için? Ne kadar empati kuracaksın bu duygularla kırmızı rujumu hediye edebilirim bunun için...
Sözlerimi Atamızın sözleri ile bitiriyor hepinize teşekkür ediyorum.
“Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın. Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez”.
Mustafa Kemal Atatürk