Ayşe Aytav yazdı
↓
KÜLTÜR
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür." Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bu cümleyle başladı konuşmaya Sunay Akın...
Geçen hafta Bostanlı Suat Taşer tiyatrosunda izledim. Öylesine zengin ve konu geçişlerinde öylesine başarılıydı ki anlatımı, burada tüm anlattıklarını aktarmam mümkün değil.
Peki, nedir kültür? Bir milleti millet yapan; ortak değerleri, tarihi, müziği, folkloru, yemeği, masalları, şiirleri, tüm ilmi araştırma ve yapıtları, ister zirai isterse sanatsal üretme biçimi, doğaya ve canlılara davranış ve algılayış şekli hatta!.... Yani bir milletin kültürü tüm birikimidir.
Kurucu, bu cümle ile tanımlamış Türkiye Cumhuriyetini. Ama ne yazık ki günümüzde bu köklü milletin kadim kültürünü gelecek nesillere aktaracak kültür politikalarını üretemiyoruz her nedense!
Ramazan ayında olmamız nedeniyle Ramazan'ın neden on bir ayın Sultanı olduğunu açıklamaya çalışalım! Oruç kelimesi dilimize Farsçadan yerleşmiş. Kuran'da ise savm geçer. Anlamı sakınmaktır. İnsanı düşünmekten, algılamaktan alıkoyan aşırılıklardan sakınmak. Ruhun karanlıktan kurtuluşu misali dirilip ışığa kavuşması... Bu da aklın aydınlanması demektir ki, bilim ile basiretin gelişmesidir. Kişinin kendi kadrini bilmesi için Kadir gecesinde inmiş olan İlim... İşte ecdat Kur'an'a ilim temelli baktığı için medeniyet kurabilmiş. Ramazan sohbetleri geleneği ilim konuşulmak üzere başlamış mesela... Bundan 154 yıl öncesi Darülfünunda başlamış Ramazan Sohbetleri ve sadece bilim adamları halkı aydınlatmak üzere sohbet edermiş.
Türkün İslam’ı anlayışı bir başka olmuş. Minarelere hilal koymak bizim kültürümüzde vardır ve o hilal aydınlanmayı temsil eder. Karanlıktan aydınlığa çıkışı... Ama ne zaman ki bilimden uzaklaşıp, toplum yaşamında din, ilim ve akıl temelinden çıkıp şekilciliğe dökülürse toplum karanlığa sürüklenir... Okumadan kulaktan dolma öğrenilirse hurafelere gömülür millet. İşte tam da bu nedenle Kuranı Türkçeye çevirmesi için. Elmalılı Hamdi Yazır'a görev veren Atamızı doğru anlamalıyız.
Konu başlığımız kültür ya, minareler arasına mahyalar hazırlayarak Ramazanları halka görsel şölenler hazırlamak yine Türk zekasının. Türk kültürünün geliştirdiği bir güzelliktir. Üstelik ilk hazırlandığı dönemde bunun kandillerle başarılmış olması, yağmurdan etkilenmeyen sistemler kurulması ayrı bir deha...
1540'lı yıllarda Haliç'in kıyısına dönemin maliye bakanı Nazlı Mahmut Efendi küçük bir cami yaptırır. Mimar Sinan'ın çıraklık eseridir. Minarenin en üst noktasına hilal yerine bir hokka ve divit koydurur Mahmut Efendi. Dünyada bir ibadethanenin en tepesine yazı araç gereçlerinin koyulduğu ilk ve tek yerdir o minare. İşte ilime verilen değer budur. İşte Türk kültürü budur! Bu bir hedef göstermedir. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir diyen dehayla aynı anlayıştır...
Kurtuluş savaşında kağnılarla taşındı cephanemiz. Omuz omuza verildi milli mücadelede... Türk Milletinin imkansızlıklar içerisinde kağnılarla verdiği İstiklal. Savaşından henüz 10 yıl gibi bir süre geçmeden 1932 yılında Selahattin Reşit Alan tarafından MMV'-1 ismi ile ilk milli uçağımızın üretilerek üzerine kağnı resminin basılması ne kadar gurur vericiyse; Cumhuriyetimizin 100. yılına geldiğimiz şu dönemde, orman yangınlarına bile havadan gerekli müdehaleyi yapamaz hale gelmiş olmamız o denli içimizi acıtmaktadır. Araba üretmeden uçak üretebilmiş bir milletken, şimdilerde araba montajı yapmakla övünen bir anlayışa gelindi.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Türk Dil ve Tarih Kurumu bunun için kuruldu. Diline, tarihine ve kültürüne sahip çık Türkün evladı! Türkün kültüründe hilal bilimi temsil ettiği için Ramazanların kadri, kıymeti bir başka olmuştur.
Oku diye başlayan Kutsalımızı okuyalım, bilim ve akıl ile anlayalım ki karanlığa değil aydınlığa ulaştırsın bizi yeniden... Yeniden.... Ramazanın son gününde, Sunay Akın'ın anlattığı bazı tarihi bilgilerden aklımda kalanlarla kültürümüze sahip çıkabilmek adına kaleme alınmıştır...
Ramazan Bayramımız Kutlu olsun...