Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
10 Ağustos 2023 - Perşembe

Gelelim Selçuk Seçimlerine

Selçuk seçmeni oy verirken hangi beklentilere göre tercihini yapacak? Partiye mi oy verecek, adaya mı?

Yazar - Derya Deniz
Okuma Süresi: 12 dk.
Derya Deniz

Derya Deniz

efesinsesi.com@gmail.com -
Takip EtGoogle News

Gelelim Selçuk Seçimlerine

İyisi kötüsü, doğrusu yanlışı,  eksisi artısıyla bir genel seçimi geride bıraktık. Şimdi önümüzdeki süreçte yerel seçimler var. Selçuk, yerel seçimde neyi ve kimi seçecek? Selçuk seçmeni oy verirken hangi beklentilere göre tercihini yapacak? Partiye mi oy verecek, adaya mı?  Yoksa mevcut belediyenin icraatlarına mı bakacak? Eğer son soruya göre hareket edecek ise şimdiden belirteyim; yeniden aday olması halinde mevcut başkanın işi oldukça zor. Neden mi? Kendisini desteklemiş ve tercih etmiş pişmanlardan biri olarak söylüyorum bunu ve benim gibi yüzlerce seçmen olduğundan da eminim. Şunu net olarak ifade edebilirim ki; Filiz başkan, seçildiği andan bugüne kadar yaptıkları ve yapmadıkları, yapamadıklarıyla kendisine oy vermiş vatandaşlarda büyük bir hayal kırıklığı yaratmış ve maalesef ki beklentileri karşılamanın çok uzağında kalmıştır.  Sahi;  bir seçmen seçtiği belediyeden ne bekler ki? Bir seçmen belediyeden neden memnun ya da rahatsız olur?

Neden hayal kırıklığı yaşadığımı(zı) anlamak için onu neden seçtiğimize bakalım önce. Sahi; neden seçmiştik biz onu ve neden sevinmiştik seçilmesine? Öncelikle kadın olması, genç ve dinamik olması, ilerici, çağdaş, demokrat olması, Selçuk ile ilgili hayallerinin olması, yönetimde değişim yaratacağı beklentisi, … vs vs. Peki 4 yıllık görev süresinde Selçuk’ta ne oldu? Selçuk’un sorunlarında neler değişti? Sorunlar çözüldü mü yoksa sorunlara yenileri mi eklendi? 4 yıllık sürecin sonunda Selçuk halkı belediyeden memnun mu? Rahatsız mı?

Ben, ikinci tarafta olan bir seçmen olarak anlatayım rahatsızlıklarımı:

  1. Yollarımız.

Bir kenti güzel gösteren ve bir belediyenin o kentte iyi çalışıp çalışmadığını en iyi ortaya koyan şey, o kentin yollarıdır. Kente dışarıdan gelen birisi ilk olarak yollara dikkat eder. O kentte yaşayanlar ise her gün kullandığı yollardan ya söylenerek geçer(benim yaptığım gibi) ya da olması gerektiği şekilde ise, “sağ olsun belediyemiz, görevini yapıyor” der geçer. Ben maalesef burada da ikinci taraftayım. Selçuk’ un yolları; ana caddelerimiz ve seçim yaklaştığı için yapımına başlanan sokaklar hariç, üzülerek söylüyorum ki içler acısı. Kentin içinde rahatlıkla motocross yapılabilir. Her sokak; tümsekler, çukurlar, yarım yamalak yamalar, defalarca kazılıp sonrasında doğru düzgün yerleştirilmemiş parkeler, engebelerle dolu. Üstelik bu konuyu şahsen sosyal medyada hem belediyeyi hem de başkanı ve yetkili birimleri de etiketleyerek paylaştığım halde ve bu paylaşımlarım görülüp bilindiği halde ne bir geri dönüş, ne bir çalışma, ne de bir izahat yapma gereği duyuldu.  Eleştirilerin dikkate bile alınmadığını gösterir bu. Bir belediye, vatandaşının haklı eleştirilerini ve gösterdiği eksiklikleri dikkate almıyorsa işte orada vatandaş belediyeye küsmeye başlıyor. Dönüm noktası tam da orası.   Yol problemi ile ilgili, belediye yetkilileri yerine bir arkadaşım şöyle bir savunma yaptı: “Yolları belediye kazmıyor. Farklı kurumların çalışanları geliyor(Telekom, Gediz, İzsu, İzgaz vs)  bunlar belediyeye sormadan sokağı kazıyorlar, işleri bittikten sonra doğru dürüst kapatmadan bırakıp gidiyorlar…” Ufacık bir doğruluk payı bile olsa saçma ve komik bulduğum bu savunmaya cevabım şöyle oldu: “ Ben bir kentin belediye başkanı olacağım ve birileri benden izinsiz sokaklarımı bozacak ve öylece bırakıp gidecek öyle mi? Gerekirse başlarında beklerim ve işleri bittikten sonra aynı şeklide bırakmadan ben de onları bırakmam.” Velhasıl böyle bir savunma çürüktür benim nazarımda. Konunun muhatapları da zaten bir savunma yapma gereği duymadılar.

    2. Yapı ruhsatları meseleleri

Bu konu çok boyutlu. Şöyle ki: Birincisi; Selçuk’ta yapı izni ve ruhsat işlerinin, başkanın çok yakın bir akrabasından geçtiği iddialarını duymayan kalmamıştır sanırım. Ben bile duyduğuma göre. Hatta özellikle büyük inşaat ve yapı işleri ile uğraşanların yapı-inşaat malzemelerini bu akrabadan temin etmelerinin sebebinin ruhsat işlerinin bir an önce pürüzsüz bir şekilde halledilmesi olduğu da iddialar arasında. Bunun gerçeklik payı varsa, belediye ve başkan için vahim bir durum.

İkincisi; Selçuk’ta tarım arazilerinde ve sit alanlarında yükselen yapılar. Selçuk’un ileri gelen iş insanlarına ait olan bu yapıların ikisi sanayi bölgesinin güneyindeki tarım arazilerinin ortasına kurulmuş beton yığınları, diğeri ise Ab-ı hayat bölgesinde 3. çeşmenin altındaki otel inşaatı.(otel olarak geçmiyor tabi ki kayıtlarda)

Bu konuda sorum şu: Belediye bu yapılara nasıl izin verdi?  İzni belediye vermediyse neden başka yollarla, konuşup anlaşarak, ikna yoluyla vs.  işi düzeltmeye gitmedi de, doğanın ve tarım arazilerinin bozulmasına betonlaşmasına, yapılaşmasına göz yumdu? Kendini; tarım, doğa ve çiftçi dostu olarak tanıtacaksın, toprak okulu açmakla övüneceksin(bu da ayrı mesele zaten. Sanki ondan önce Selçuklular tarım yapmayı bilmiyormuş da o okul sayesinde öğrenmişler) ama icraata gelince tarım arazilerinin betonla doldurulmasını seyredeceksin.       Oradaki inşaat sahipleri o inşaatları tarımsal amaçlı yapmış olabilirler ona bir sözüm yok ve yasal olarak haklarıdır da ancak böyle bir hakka sahipsiniz diye gelip tarlanın ortasına inşaat yapmak nedir? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor. Tamam, arazi sizin de olabilir ama; biraz Selçuk, biraz doğa, biraz tarım sevgisi kazancınızdan sonra mı geliyor? Nakliye masrafı sizi çok zorlamazdı herhalde.

Ab-ı Hayat mevkiindeki, Selçuk’tan bakınca bile doğanın bütünlüğünü bozduğu gözle fark edilen, hilkat garibesi, beton ve taş yığını inşaata ne demeli? Tamam, o izni Selçuk Belediyesi vermedi. Ama Selçuk’un doğal ve tarihi yapısını bozan bu işte, Selçuk’tan yana taraf olup tavrını koyabilirdi. Başkan, Selçuk’tan seyretsin bakalım bir Ab-ı Hayat tarafını. Gördüğü manzara içine siniyor mu acaba? Üstelik orası sit alanı. Ve o inşaat başlamadan önce o arazide (benim gördüğüm) 2 tane kaya mezarı vardı.(kim bilir başka ne vardı?) Ne oldu acaba o kaya mezarlarına?

Üçüncüsü; Acarlar mevkiinde 1 adet için izin alınıp 5 adet yapıldığı ve birilerinin şikayeti sonucunda kaçak olduğu gerekçesiyle mühürlendiği iddia edilen villalar. Belediye ve başkan bu konuda kamuoyunu ikna edecek bir açıklama yapmalıdır. Bu villalar kimler için ne amaçla yapıldı? Neden mühürlendi? Şu anki durumu nedir? Kimlerin üzerinedir? Bir zaman geçtikten sonra olay unutulup çeşitli yollarla mühür kaldırılacak mıdır yoksa yıkım kararı mı çıkacaktır? Yıkım kararı çıkarsa belediye ne yapacaktır?...

     3. Hastane, Efes Otopark

Hastane sorunu herkesin malumu. Selçuk’a yakışmıyor. Hastane konusu mevcut başkandan da önce var olan bir sorun. Bence Selçuk’un halletmesi gereken işlerin başında geliyor. Sayın başkanımız Efes’ten elde edilen gelir konusunda diğer partilerle de bir araya gelip gösterdiği çabayı burada da göstermeli. Özellikle hastane için tüm parti temsilcileri ile birlikte gerekirse Ankara’nın yolu aşındırılmalı. Ama zatıalileri başka işler için orada boy göstermeyi tercih ediyor. Milletvekili adaylığı için koşturduğunun yarısı kadar koştursa iyiydi.

Efes Oto Parkı’na araçla girerken yaşadığımız soruna da değinmeden geçemeyeceğim. Malum, turistik yerdeyiz ve yaz kış misafirimiz eksik olmuyor. Her gelen misafirimizi Efes’e götürüyoruz doğal olarak. Genellikle misafirimizi aracımızla Efes alt kapıdan bırakıp üst kapıdan alıyorduk.Otoparka girerken de gişe görevlisine: Selçuk’tanız, misafirlerimizi bırakıp çıkacağız dediğimizde bizden ücret almıyorlardı. Zaten otoparkı da kullanmıyorduk. Ama şimdi yeni yaptıkları sistemle ister Selçuklu ol ister Marslı fark etmiyor. Aracınızla gişeye yaklaştığınız an plakaya ücreti yazıyor otomatik olarak. İstediğin kadar Selçuk’tanım de, misafirlerimi bırakıp çıkacağım de. Deli Dumrul olmuş sanki belediye. Geri de dönemiyorsun oradan, mecbur ödüyorsun kullanmadığın otoparkın parasını.

     4. Pankart belediyeciliği

Bu konu da maalesef birçok belediyenin ısrarla vazgeçmediği, nedense vazgeçemediği bir sorun.(aslında ben biliyorum sebebini) Kentin her yerinde koca koca bilboardlarda, pankartlarda belediye başkanlarının yüzlerini görmeye mecbur muyuz? Yapmacık gülümsemeler eşliğinde; şöyle çalışıyoruz, böyle çalışıyoruz mesajları, bayram kutlamaları, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, kadınlar günü şu günü bu günü…. Bir belediyenin pankartla reklamla işi olmaz olmamalı. Belediyenin en iyi reklamı hizmetidir, icraatıdır. Onca gereksiz pankart, afiş vs. için ayrılan bütçeyi çok merak ediyorum gerçekten. O harcanan pankart, afiş, reklam parasıyla kaç ihtiyaç sahibi ailenin evine yemek girer, kaç öğrenciye burs sağlanabilir.  Bir belediyenin bunları düşünmesi lazım öncelikle.  Ayrıca kendi reklamı için kentin her yerini afişle donatan belediye, Efes’teki uluslararası festivaller için (Tiyatro, opera vs.) sadece hastane kavşağına bir adet pankart asmayı yeterli görüyor.(onu da kendisi yaptırmıyor zaten) Tamam, o festivalleri belediye düzenlemiyor olabilir. Ama Selçuk’u düşünüyorsan, Selçuk esnafının kazanmasına, Selçuk’un daha fazla tanınmasına, daha fazla yerli yabancı turist gelmesine katkı sağlamak istiyorsan, saçma sapan pankartların afişlerin yerine bu tür etkinliklerin tanıtımına daha fazla yer vermelisin. Selçuk’ta yaşayan biri olarak, bu tür etkinliklerden haberimiz bile olmayabiliyor eğer hastane kavşağından geçmiyorsak.  Velhasıl, vatandaşın belediyeden beklediği şey kendi reklamı değildir. Kimse başkanların adına, fotoğrafına meraklı değil. O bütçe kalemi çıkarılmalı bence belediye bütçelerinden.

      5.Zarar eden işletmeler

Sadece 2 işletmeden bahsedeceğim. Carpouza ve Pamucak’taki belediye tesisi. Hadi Pamucak’takini anlarım belki bir nebze, sezon meselesinden dolayı. Ama gittiğimizde oturmak için yer bulamadığımız Carpouza gibi bir mekan nasıl zarar eder? Benim veya başka bir şahsın kontrolünde olsa; bırakın zarar etmeyi, para basacak bir mekan nasıl oluyor da zarar edebiliyor? Düz mantıkla bakacak olursak; zarar ediyorsan kapat o zaman. Neden vatandaşın parasını doğru yönetmiyorsun? Üstelik;  belediyenin hemen hemen tüm işletmeleri bilançolarında zarar yazarken bir de yeni mekan açıyorsun. Neden? Senin tüm işletmelerin zarar edecek ve sen yeni yer açacaksın. Gülerler insana. Orası da her gün dolu. Seneye onun da bilançosunu göreceğiz bakalım.

#
Yorumlar (2)
13.09.2023 10:52
Harika noktalara parmak başmışsınız eğip bükmeden gerçekleri söylemişsiniz . Harikaydı siyasetin amacı halkı memnun etmek olmalı başkanları,paralı siyaset adamlarını ve konu mankeni olan insanları degil...tebrikler
Veysel
10.08.2023 18:39
Evet şeytanın gör dediği olaylar ama ne yazık ki sorgulamadan uzak bir toplumuz sevgili Baykal başkan... Görülen eksiklikleri eleştirmek gerekiyor bu tavrınızı kutlarım..
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.