"Ben yaşamadım çocuğum yaşasın"
Bir zamanlar anne ve babalarımız ne derse biz emredersin derdik
Tılsım Hanım'ın Taneleri (Nilgün Yiğitoğlu)
efesinsesi.com@gmail.com - "Ben yaşamadım çocuğum yaşasın. "
Bir zamanlar anne ve babalarımız ne derse biz emredersin derdik . Tam bir otoriter yönetim , dayak cennetten çıkma denilerek kanuni olarak değil ama fiili olarak yasallaştırılmış terbiye sistemi. Dünyadan bir haber, anne ve babasının paçasından ayrılamayan , bireyselleşememiş bir nesil... Dayak cennetten çıkma denilen sistem aile otoritesinden sonra eğitim döneminde de tam gaz devam etmekte" hep sus denilerek birey olma, konuşma senin fikrin olamaz diye direkt denilmez ama dayakla zorbalıkla direkt susturulursun."Gözler kalbin aynasıdır "derler masum masum bakan o gözlere. Acımadan, biraz fikrin varsa , kendini biraz ifade etmeye çalışırsan basarlar tokadı.Evde , okulda , iş hayatında , her yerde bir şiddet çünkü evde dayağa alışan birey arsızlaşır hayatı boyunca hayır lafını kabul etmez, ikna edersen anlamaz illa ki o dayak yenecek! Bu davranış iki tip insan meydana getirir : birisi pısırık, kendini ifade edemeyen ; diğeri aşırı kendine güvenen, alayına kafa tutan insan meydana getirir. İkisi de hatalı silik bir kişilik ya da cahil cesareti olan aşırı özgüvenli, korku nedir bilmeyen çocuklar da . Ebeveynler ikisinin ortasını bulamadı .
Eskiden çok sert ,hakları olmayan yok sayılan bireyler vardı.Yeni nesil ebeveynler de aşırı derecede fazla şımartılmış çocuklar yetiştirmekte ,her istediği yapılan bireylerde de ayar tutturulamıyor. Bence asıl olan dürüst, empati kurabilen,sadece akademik kariyere değil kendi cevherini keşfetmesini sağlayacak sistemle kendini gerçekleştirmesini sağlayacak disiplinin şart olduğu bir modelle bireyleri yetiştirmeliyiz. Eskiden büyüklerin yanında oturulamaz , ata ne derse o olurdu ; şimdi de çocuklarımıza hiç kural koymuyoruz. İkisi de çok yanlış bir uygulama .Yeni nesilde çaba göstermeden her şeyi hakettiklerini düşünen bir mantık oluşmuş, vermeden alma gibi her şeyi hak olarak görüyorlar. Eski günlerde çocuklar hep çok çalışıp ezile ezile bir yere gelmişler ama öyle bir zaman geliyor ki bu ezik hayat bazen onların önüne öyle bir sıçrama tahtası fırsatı getiriyor ki ama çok ezik yetiştikleri için küçük düşünmelerine sebep oluyor yani tahterevalliye basıp zıplayıp sıçrayabilecekken ezik büyüdüklerinden korkuyorlar ve zıplayıp yükselemiyorlar. Bunun tersi de yeni nesil sistemde ebeveynler o kadar çok evlatlarının işlerini kolaylaştırıyor ki çocuklar cam kavanozda büyütülüyor, canları çalışmak istemiyor, niye çalışsınlar ki ? Nasıl olsa anne ve babaları onların hayatını kolaylaştırıyor, küçücük bir başarısızlıkta umutsuzluğa kapılıp kendini ve ailesini suçluyor , büyük düşünemiyor. İki sistem de yanlış ; doğru olan çocuğu hayata hazırlamak için ne çok ezecek ne çok serbest bırakacaksın. Hayat çok acımasız , ebeveynler her daim evlatlarının yanında kalamaz. Onları şu fâni dünyadan ayrılmadan hayata hazırlamalı. Ama son zamanlarda gördüğüm öğretmene şiddet, anne babaya şiddet ,arkadaşlarına şiddet vakaları arttı.Herkes çocuğunu prenses ya da prens gibi yetiştirmeye çalışıyor . Dünya kimseye kalmamış , kalsaydı sultan Süleyman ' a ya da kraliçe Elizabeth ' e kalırdı.Velilerin her birinin en fazla bir veya iki çocuğu oluyor. Çocuklar Acar Baltaş hocanın dediği gibi " ailenin refahına ortak oluyor". Bunu da hak olarak görüyor. Ardından okul dönemi... Veli ; öğretmen ders verdiğinde çocuk "ders yapmak istemiyorum sıkıldım" diyor hemen öğretmeni şikayet ediyor ama hocam siz de çok ders veriyorsunuz ben çocuğumun mutlu olmasını istiyorum. Hele ki özel okulda okuyorsa öğretmene tehditler seni kovdururum , sen kimsin gibi çocuğun önünde hakaretler... Öğretmen ne yapsın susuyor çünkü veli hep haklı oluyor küçücük bir şikayette cimere şikayet ediliyor dolayısıyla burada da çocuğun önündeki uyarıcı mekanizma kalkıyor. Sonra ergenlik gelip çatıyor. Toplumsal mekanizma mahalle kültürü kalktığından ordan da çocuk kontrol edilemiyor , anne baba çalışıyor , çocuğu internet akıllı telefon şekillendiriyor. Bir bakmışsınız hayatın anlamını bilmeyen bir nesil, üretmeden her şeyin hakkı olduğunu düşünen insan yığını sistemde kol geziyor . Bunun yanı sıra normal birey gibi yetiştirilip ortaya çıkan kaliteli bireylere okurken çalışırken bir baskı zorbalık yapılınca kişi kendini sorguluyor. Sonra da başta anne ve babasını tanımayan , kural tanımayan , sorunlu bireyler ortaya çıkıyor.Unutmayın ki çocuklarımız kıymetli ama herkes bu hayat sınıflamasında yerini bilecek. Nerdeyse anne babalar çocuk ,çocuklar ebeveyn olmuş , dünya onların etrafında dönüyor.Ne oluyor sistem çökünce hayat zorlaşıyor herkes bu sistemde yerini de haddini de bilecek. Hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız.Yeni nesili geç olmadan güzel eğitip sistemimizi tekrar fabrika ayarlarına döndürmeliyiz.Hemen yapmazsak felaket kapıda kimse benim çocuğum yapmaz , durumu da iyi diye güvenmesin . Pisliğin, sıkıntının nereden geleceği belli olmaz. Kalitesiz eğitim almış bir birey Allah göstermesin bizim evlatlarımıza da zarar verebilir, bize de zarar verebilir. Değerler eğitimi çok önemli . Bir plan dahilinde kaliteli bir şekilde verilmeli. Önemli olan bir ülke vatandaşının genç nüfusunun sayıca çok olması değil , kaliteli ve değerlerine ülkesine bağlı bireyler olmaları.Bu konuda sizleri hayatınızla ilgili önce düşünmeye ardından ise icraata davet ediyorum .Gelecek bizim elimizde.
Sağlıcakla kalın, selamlar.