Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
28 Mart 2024 - Perşembe

Oyunuzu Kaça Satarsınız?

İnsan, oyunu neden satar?

Yazar - Kaptan-ı Derya
Okuma Süresi: 3 dk.
Kaptan-ı Derya

Kaptan-ı Derya

efesinsesi.com@gmail.com -
Takip EtGoogle News

Oyunuzu Kaça Satarsınız?

Zülfü Livaneli, Sivas'ta katledilen canlar için yazmıştı.

 "Bir insan ömrünü neye vermeli.  Para mı, onur mu taş dikenli yol. Ağacın köküne inmek mi yoksa..."

Sık sık aklıma gelir, dilime dolanır bu türkü. Bugün de, burada başımıza musallat olan hanedanlığın; vatandaşların oyunu kapıp, seçimi kazanarak saltanatlarını devam ettirebilmek için kesenin ağzını iyice açtıklarını ve para dağıtmaya başladıklarını duyunca yeniden aklıma geldi ve mırıldanmaya başladım kafamda sorularla.

Sahi; insan bir tek oyunu ne karşılığında ve neden satar? Bir gıda paketine, bir alışveriş çekine, bir miktar paraya? Biz ne zaman bu kirli siyasetten, bu ahlâk yoksunluğundan kurtulacağız? Kim alıştırdı insanlarımızı bu makarna kömür siyasetine? Kim onları bu kadar acizleştirdi, yoksullaştırdı, onurlu duruştan uzaklaştırdı? Kim onları daha da aşağılara itti? Böylesine ahlak yoksunu siyasetin karşısında durması gereken yereldeki malûm iktidarın sahipleri ne ara bu kadar yüzsüzleştiler, alçaldılar ve karşı çıktıklarına benzediler?
Nedir bu iktidarı kaybetme korkusu? Neden?
Neyin hırsı bu?...

İnsan, oyunu neden satar?

Sonra zihnimde atlamalar yapıyor nöronlar, hanedanlığın yaşadığı muhtemel hezeyanlar geliyor aklıma: "Gözümüz daha yeni açılmıştı" "Şantiyeyi daha yeni yeni anlamaya başlamıştık ki süre bitti." "Acemiliğimize geldi, sistemi daha yeni çözmüştük, her şey ikinci dönem tıkır tıkır işleyecekti. Gözümüz geç açıldı. Lütfen bir kez daha gelelim biz daha doyamadık bu işlere, geç uyandık, şimdi ustalaşmıştık halbuki. Bu gücü kaybetmek istemiyoruz ve bunun için her şeyi yaparız. Lütfen bir fırsat daha verin bize. Para mı istiyorsunuz, yardım paketi mi istiyorsunuz, iş mi istiyorsunuz? Hallederiz. Yeter ki biz yukarıda kalalım. Aşağıdakilere bakarız biz." Olmadı şantaj yaparız, olmadı tehdit ederiz, olmadı personele korku salarız, olmadı herkesi fişleriz, etiketleriz, sosyal medyada yorum yaptırır, yorum sildiririz, oy kabininden fotoğraf isteriz, olmadı patronunu ararız..

Kafamda bu ve benzeri yüzlerce soru-cevap dönüyor ve tekrar başa sarıyorum türküyü. Yeniden aynı sorular.

Oyunuzu kaça satarsınız?

İnsan, oyunu neden satar?

Bunları da yazının 2. bölümünde anlatayım.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.