NEREYE GİDİYORUZ…?
Toplumun yarısından fazlası hükümette değişim şart dedi ama değişime gitmedi. Neden mi? Çok basit cevabı aslında.
Önce Us
efesinsesi@gmail.com -NEREYE GİDİYORUZ…?
14 Mayıs seçimleri yapıldı. Toplumun yarısından fazlası hükümette değişim şart dedi ama değişime gitmedi. Neden mi? Çok basit cevabı aslında.
Biz artık ananelerimizde olan, geleneklerimizle yaşattığımız bir değeri kaybettik…
Güven duygusu. Hiç kimseye güvenmiyoruz. Annemize, babamıza, çocuğumuza, eşimize, kardeşimize, akrabalarımıza, arkadaş ve dostlarımıza, komşumuza, iş yerimize, patronumuza, iş arkadaşlarımıza, esnafa, stk ‘lara, sendikalara, emekçiyim diyenlere, emekçi hakkı savunuyor gözükenlere, hele ki siyasilere, eğitimcilere, sağlıkçılara, çiftçiye, askere, polise, topluma, hükümete yani artık hiçbir kuruma ya da kişiye asla güvenmiyoruz.
Güvenmiyoruz çünkü denedik, yaşadık ve inancımızı kaybettik.
İnancınız yoksa bir şeye tabii ki güvenemezsiniz.
Aslında hepimizde aynı kaygı, aynı istek…
Güvenmek istiyoruz. İnsanın manevi en güçlü duygusu güvenmek ve inanmakla başlar her şey. Yaşamda amacı olmayanların en travmatik halidir güvensizlik, kaygı durumu.
Peki, nereye gidiyoruz… Böyle mi devam etmeliyiz?
Edemeyiz değil mi? Yakışmaz çünkü.
Kurtuluş savaşında ayağında çarığı olmayan gençlerle, bebesini kundakta bırakıp cepheye giden kadınların kanlarıyla yoğrulan bu topraklarda çocuklarımızı yetiştirmek zorundayız. Bırakamayız. Depresyon ve güvensizlik celladının elinden kurtulmaya bakacağız.
Yoksa bu cellat sadece bizi değil, geleceğimiz olan çocuklarımızı da yok edecek.
Çözüm var aslında hem de çok kolay.
Kolay ama bir o kadar kolaycılığa kaçmadan sabır gerektiriyor.
Ne mi… Bireyselden başlayacağız. Yani kendimizden. Ne kadar dürüst isem o kadar güvenilirimdir. Güvenmeyen de bir gün utanacak, ‘’ tüh ya! Ne yaptım ben!’’ diyecek.
Kararlı olacağız.
Siyaseti çıkar, saadet, para, mutluluk olarak görmeyeceğiz.
Siyaseti ideolojik yapacağız tıpkı normal siyaset gibi, gelişmiş ülkelerdeki gibi.
Siyasetten anladığımız, kişiye hizmet değil, topluma hizmet olacak.
Buna inanmak zor olsa da, ülkemizin geçmişine bakın. İmkânsız olmayan bir yaşam bu anlattıklarım, hayal değil. Sadece kaybettiklerimiz. Bizim geleneklerimizde inanış en büyük değer.
Tekrar buna sarılacağız.
Ama dediğim gibi önce kendimiz dürüst ve samimi olacağız, yalanı, ikiyüzlülüğü bırakacağız, çalışacağız, çok çalışacağız…
Öyle yatarak gelsin para ben sosyal medyadan ülkeyi kurtarırım, beğeni de alırım demeyeceğiz. Gerçeklere yüzümüzü dönmeyeceğiz, önce ben demeyeceğiz, kimin hakkı ise önce o diyeceğiz. Hakkaniyet kimin ise ona vereceğiz. Yoksa nereye gidiyoruz sorusunun cevabını ne ben vermek isterim ne de siz cevaplamak isterisiniz…
Sağduyu… Bu duyguyu kaybetmeyelim ne olur.