GAZETECİLER SEVİLMEZLER
Öğretmen ve gazeteci rahmetli Yılmaz TUNCER'e sormuştum. Abi, seni yöneticiler ve özellikle belediye başkanları neden sevmiyorlar ?

Mehmet Ali Tıraş
mehmetalitiras@gmail.com -GAZETECİLER SEVİLMEZLER
Bu söz kime ait biliyor musunuz sevgili okurlarım ? Öğretmen ve gazeteci rahmetli Yılmaz TUNCER söylemişti. Onunla daha önceden gıyaben tanışıyorduk ama esas görüşmemiz 1968 yılı Ağustos ayı olmuştu.
1968 yılı Ağustos ayında ilçemiz Acarlar köyüne tayin edilmiştim. Burada tanıdığım bir kimse yoktu. Yılmaz abimin ağabeyi Demir , bizim Ortaklar’daki evimizin altında bakkaliye açmıştı. Onun önerisi ile Yılmaz hocamı buldum ve tanıştım. O gün Yılmaz abi bizi evine davet etti. Akşamı da kalmamızı istedi. Eşim, oğlum Selçuk (2 yaşında) ve beni evinde misafir etti. Ondan Selçuk hakkında tüm bilgileri aldım.
Sabah kahvaltıdan sonra köye gitmek için araç aradık. Ancak köye iki tekerlekli at arabası bile zor çıkıyor bilgisini aldım. Hatırladığım kadarıyla “Nurettin” adında bir kişiyi bulduk. Zaten az bir eşyamız vardı. Arabaya yükledik ve yola koyulduk. Yokuşlarda ise arabadan inerek yürüyerek köye vardık. Bir ev bulduk ve oraya yerleştik.
Artık Selçuk’ta bir “öğretmen ağabeyim” vardı. İlçeye indiğim zamanlarda onunla buluşur ve sohbet ederdik. Okulu dışında ; sırtında askılı bir çanta ve elinde ise kocaman bir fotoğraf makinesi olurdu. Bir gün dedim ki; “Yılmaz abi. bu çanta ve makineyi neden taşıyorsun ? “Köylüm; (bana hep böyle hitap ederdi) görevim dışında gazete muhabirliği yapıyorum. Haberin nerede ve ne zaman çıkacağı hiç belli olmaz. Hazırlıklı olmam gerek. Ayrıca bir de Efes adlı bir yerel gazete de çıkarıyorum.” diye yanıt verdi.
Gerçekten de gazete ve dergilerde Yılmaz TUNCER imzalı haber ve resimler çıkardı. Gazetesinde ise; yerel haberlerin yanı sıra, yerel yöneticileri ve kurumları eleştiren yazılar da yazardı. Onu bir kaymakam veya Belediye Başkanı yanında çok seyrek görürdüm. Bunu bir sohbetimizde sordum. Abi, seni yöneticiler ve özellikle belediye başkanları neden sevmiyorlar ? diye sordum. Gülümseyerek ; “gazeteciler sevilmezler. Çünkü gazeteci, yanlışları ve hataları gözlemler ve gazetesine yazar. Onlar; yerilmeyi ve eleştirilmeyi hiç sevmezler. Hep övgü beklerler. İşte ben bunu yapamıyorum. “
Kısa bir anımı yazarak yazımı bitirmek istiyorum. Sanırım 70 li yılların başıydı. Temmuz ayı olsa gerek. Kahvede otururken Yılmaz abim geldi. “Hadi köylüm Pamucak’a gidelim. Bir gurup turist gelmiş. Haber yapayım.” dedi. Hemen motosikletimi çalıştırdım. Yola koyulduk. O tarihlerde ,şimdiki okaliptüs ağaçlarının olduğu yerde viraj vardı. Sağa dönüyorduk ki; “Abi sağa doğru eğil “ demeye kalmadı ikimiz de savrulduk. Ben motorun iki metre önüne düşmüşüm. Abi neredesin ? dedim. O benden üç metre daha ileriye savrulmuş. Hemen geri dönüp sağlık ocağına geldik. Allah korumuş ki ikimizde de bir arıza çıkmadı. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsu.
Kalın sağlıcakla. Mehmet Ali TIRAŞ