ABDÜLKADİR, GEREĞİNİ YAPAN ADAM!
Bu Abdülkadir’i bu ülkede bilmeyen çok azdır değerli okuyucular.

Hüseyin Taşyakan
tasyakan66@gmail.com -ABDÜLKADİR, GEREĞİNİ YAPAN ADAM!
Bu Abdülkadir’i bu ülkede bilmeyen çok azdır değerli okuyucular.
Zaten medyada, yalakalık düzeyindeki yandaş kalemleri temsil edenlerden olması hasebiyle bilinmemesinin imkanı olmayacağını düşünüyorum.
Bu zâtı en çok ta bir canlı yayında muktedire yönelttiği çanak soru (her zamanki gibi) karşılığında cevap olarak, “Bak Ahmet (Ahmet Hakan) gereğini yapıyor, sen de köşenden gereğini yap” talimatını aldıktan sonra, hiç utanıp sıkılmadan ortalıkta gazeteci diye dolaşabilmesinden hatırlayacaksınız.
Yaklaşık 40 yıllık gazetecilik faaliyetinin hiçbir döneminde mesleğinin etik kurallarının gerektirdiği dik bir duruşunun olmayışıyla beraber, muktedir olanları allayıp pullamak ve açık destek verdiğini gösterebilmek adına halkından gerçekleri gizleyerek haber ve yorumlar yapmış olmasının kendisi için ne kadar acınası bir durumda olduğunun göstergesidir diye düşünüyorum.
Gerçi yine geçmişten hatırlayacağınız üzere, medyada bu Abdülkadir’in talimat almasından daha beterini yapmış ‘jöleli’ diye anılan başka bir gazeteci müsveddesi daha vardı değerli okuyucular. O şahısın da sadece mesleğine değil taşıdığı isime bile (YİĞİTlik) ihanet derecesinde, aynı muktedire karşı yaptığı yalakalık ülkemizde gazetecilik tarihine not olarak düşülmüştür herhalde.
Hatırlarsınız; “Size yöneltmemizi istediğiniz soruları program öncesinden bize hazırlayıp verin, biz size sadece onları soralım.” Cümlesini kurarak, kendisini paspas haline düşürebilmiş bir gazeteciydi(!).
Bu Abdülkadir’i bir de Fethullahçı terör örgütünün kumpas dönemlerinden iyi hatırlarsınız değerli okuyucular. Hatırlayamayanlar zaten bu şahsın arşivlerine dönüp bakacak olsa, “Geri dön hocam” diyen yakarışlarını mutlaka göreceklerdir. Aynı dönem itibariyle bu şahsın Fetö terör örgütü liderinin yanında süklüm püklüm durarak cekedini iliklediği fotoğraflarının varlığından da bir çoğunuzun haberdar olduğu muhakkaktır.
Başta da ifade ettiğim üzere bu Abdülkadir ve benzeri gazeteci(!)lerin temel amacı, muktedirlere yaranabilmek uğruna muhalif olanlar için yalan, iftira ve kurgu yoluyla vatandaş üzerinde algı yaratmaya çalışmaktır.
Son yazısında, sözde edindiği bir kulis bilgisine dayanarak Ekrem İmamoğlu’nun ekibiyle yaptığı toplantıda, “Olur ya benim adaylığımı engellerlerse Dilek cumhurbaşkanı adayı olacak” dediği iddiası da, şu anda 1. Sırada bulunan Ana Muhalefet partisinin içinde, tabanı ve seçmeni üzerinde infial yaratmaya yönelik bir provakasyondur.
Dolayısıyla bu şahıs uzun yıllardan bu yana, mevcut iktidara ve muktedire yaranıp kendilerinden ‘Aferin’ almak için ‘gereğini yaparak’, zerre kadar yüzü kızarmadan mesleğine ihanet edebilen zavallılardan biridir değerli okuyucular.
Yalan ve iftiradan beslenerek gazetecilik yaptığını zanneden bu Abdülkadir gibileri anlatmaya satırlar yetmez…
2020 yılında kaybettiğimiz sevgili Bekir Coşkun’nun 2014 yılında kaleme aldığı “Maymun Gazeteci” yazısından, mesleğinin yüz karası olmuş Abdülkadir gibilerin tarifinin yer aldığı kısa bir bölümle noktalamak istiyorum.
“Patron gazeteleri böyledir, özellikle de bu zamanda...
Çünkü işadamı patron, gazetecilik için gazete sahibi olmuş değil... Başbakan’a, bakanlara yakın olmak için gazete sahibidir sadece...
Gazete ihaleye yarar...
Krediye yarar...
Başbakan’ın uçağına binmeye yarar...
Cumhurbaşkanı’nın sofrasına oturmaya yarar...
Maden ocağı için dağ, HES için dere, fabrika yeri için ova, otel için koy, altın için orman kapatmaya yarar...
Bir tek gazetecilik yapmaya yaramaz gazete...
Böyleceeeee...
Türk basını, bu dönemde sürüp giden dinci istilanın karşısında durmak bir yana... Türkiye’nin başına gelenleri okurlarından gizleyerek, okurlarını yanlış yönlendirerek, toplumun gözünü boyayarak, insanların kulağını tıkayarak suçun parçasıdır...
Yüreğindeki gazetecilik duygusunu söndüremeyen muhabirlerin, yazarların, çizerlerin çırpınışları, her gün “yönetim” duvarına çarpıp döner...
Kol kırılır ya, yen içinde kalır...”