Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
09 Kasım 2024 - Cumartesi

İKİ MEKTUP (KÖPEK BALIĞI)

Türk Amerikan diplomasi tarihinde iz bırakmış iki mektuptan...

Yazar - Hüseyin Taşyakan
Okuma Süresi: 6 dk.
Hüseyin Taşyakan

Hüseyin Taşyakan

tasyakan66@gmail.com -
Takip EtGoogle News

İKİ MEKTUP (KÖPEK BALIĞI)

Kıbrıs'ta yaşanan çatışmaların artması ve Rum tarafının silahlanma kararı alması üzerine 2 Haziran 1964 tarihinde Türkiye hükûmeti Kıbrıs'a çıkarma yapma kararını açıklamış ve gerekli hazırlıklara başlaması üzerine, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde de askeri hareketlilik artmaya başlamıştır. 
Yaşanan gelişmelerden rahatsızlık duyan ABD, bölgede çıkacak bir savaşı kendi stratejik çıkarlarına aykırı bulmaktadır. Bu nedenle ABD tarafı devreye girme ihtiyacı duydu. Başkan Johnson tarafından imzalanan ve daha sonraları “Johnson mektubu” olarak tarihe geçen ünlü mektup 5 Haziran 1964'te Türkiye başbakanı İnönü'ye iletildi. Mektup hem Türk kamuoyunda hem de Türk dış politikasında yarattığı etki ile büyük önem taşımaktadır zira mektupta çok sert ve kaba bir üslupla yazılmış küçük düşürücü ifadelere yer verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü, ABD Başkanı Johnson’ın kaba ifadeler kullandığı mektubuna cevaben yazdığı ve onun aksine diplomatik terbiye sınırları içerisinde, ancak yer yer sert bir dil kullanarak yazdığı uzun mektubunun önemli bir bölümünde;
“Kıbrıs'taki mezalim devrinin, bütün tedbirleri tesirsiz kılan hususi bir karakteri vardır. Başından beri emniyeti korumak için yapılan müzakereler ve geçirilen muvakkat devreler, hepsi yalnız Makarios İdaresinin tecavüzünü ve tahribatını arttırmağa hizmet etmiştir.
Son defa Kıbrıs Hükümeti açıktan silahlanmaya başlamış ve Birleşmiş Milletleri kendi zulmünü ve anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farzetmiştir. Birleşmiş Milletlerin Anayasa nizamını iade ve tecavüzleri durdurmak için salâhiyetlerinin ve müdahale niyetlerinin eksik olduğu aşikâr bir gerçek halini almıştır.
Yunan Hükümetinin Kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz. Bu ahval içinde Kıbrıs'ta mezalimi durdurmak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı defaatle söylediğimi iyice hatırlarım.” İfadelerine yer vermiştir.
Yukarıda okuduğunuz bölüm, Türk Amerikan diplomasi tarihinde iz bırakmış iki mektuptan ilkinin yansımasıdır. 
Bugün özellikle sosyal medyadaki sayfalarında (muktedirlere yaranmak rüyasıyla)  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucularına bile ve özellikle hakaretler yağdıran trollerin, ilk mektuba olan cevabi mektubun tamamını bulup okumalarını tavsiye ederim. Yüzlerce ifadeler içerisinden hiçbir şey öğrenemeyecek olsalar bile, asla sahip olamıyacakları adap ve terbiye üslubuyla karşılaşacakları muhakkaktır.
Dişe dokunur tek bir satırla bile cevap verilmemiş ikinci mektup ve içeriği hakkında bir çoğunuzun  bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. 
Ben bu mektubun içeriğini bir kez daha bu satırlara yansıtmayı abes görüyorum, çünkü manyak olduğunu düşündüğüm bir Amerika’lı politikacının büyük bir pervasızlıkla, bir ülkenin devlet başkanına nasıl hitab edileceğini dahi bilmeyecek görgüsüzlükteki kabalığını bu satırlara yansıtarak, bu yazıyı değersizleştirmek istemiyorum. 
Ancak mâlum şahıs için kullandığım ‘manyak’ ifadesinin altını özellikle çizmek istiyorum. Zira diplomasi kayıt ve sınırları içerisinde kalması gereken bir mektubu çerçeveletip, sahibi olduğu bir barın duvarına asarak, orada kafayı çekmeye gelenlere teşhir eden bir zihniyet manyak değil de nedir değerli okuyucular? 
Bu arada bugünlerde yandaş medyanın ne gazetelerinde, ne de televizyonlarında bu mâlum mektuptan bahsedildiğini asla göremez ve duyamazsınız.  
Geçtiğimiz günlerde ABD’de yapılan Başkanlık seçimini 4 yıllık aradan sonra ikinci defa işte bu herif kazandı sevgili okuyucular. İşte bu şahsın seçimi kazanmasının akabinde ülkemizdeki yandaş medyanın gazete ve televizyonlarında akıllara durgunluk verecek kadar bir yağdanlık görevinin yerine getiriliyor olduğuna şahit oluyoruz. 
Havuz medya içinde ne tarafa baksanız, bir Trump yalakalığıyla dolu manşet ve söylemlere denk geliyorsunuzdur muhakkak.
Özetle sormak gerekirse; siz neyin sevincindesiniz?
Amerika’da kimin başkan olduğundan size ne?
Bırakın 100 yılı aşkın bir süreyi, sadece güncel olarak bile düşünürsek;
ABD Başkanı’nın ismi ne olursa olsun Amerikan emperyalizminin Ortadoğu politikalarının, kürt kartını kullanarak enerji koridoru açma hedefinin, Büyük İsrail hayalinin değişmeyeceğini bilmiyor musunuz?
 Ve bütün bu amaçları dahlinde, uzun yıllardan bu yana olduğu gibi; yakın çevremizdeki terör örgütlerinin en büyük destekçi ve tedarikçisinin yine ABD olacağını bilmeyecek kadar saf mısınız?
Bu arada ben bu yazının son satırlarını yazdığım sırada Antalya Serik’te bir üreticinin Trump’ın seçim kazanmasını kutlamak üzere vatandaşa Ejder meyvesi dağıttığı haberi düştü değerli okuyucular.
Ne diyeceğimi bilemediğim gibi, neye sevindiğini bilmeyecek kadar akılları uçmuş insanların bu hali benim aklıma da, Bernard Shaw tarafından Amerikan emperyalizmi için söylenmiş şu cümleyi getirdi mesela; 
“Kan kokusu almış bir köpek balığı kadar tehlikeli olan şey, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir!”

Özellikle, dostu düşmanı ayıramayacak kadar gözü kör, kulağı sağırların dikkatine sunuyorum…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.